قول الله
تعالى:
{واتخذوا من
مقام إبراهيم
مصلى} /البقرة: 125
30. Bakara suresi 125 = Makam-I İbrahim'de Namaz Kılmak
حدثنا
الحميدي قال:
حدثنا سفيان
قال: حدثنا عمرو
بن دينار قال:
سألنا
ابن عمر، عن
رجل طاف
بالبيت
العمرة، ولم
يطف بين الصفا
والمروة،
أيأتي
امرأته؟ فقال:
قدم النبي صلى
الله عليه
وسلم، فطاف
بالبيت سبعا،
وصلى خلف المقام
ركعتين، وطاف
بين الصفا
والمروة، وقد كان
لكم في رسول
الله أسوة
حسنة.
[-395-] Amr İbn Dînâr'dan şöyle nakledilmiştir: "İbn Ömer'e, umre
için Ka'be'yi tavaf edip Safa ile Merve arasında sa'y yapmayan bir kimsenin
hanımıyla birlikte olup olamayacağını sorduk. O da şöyle cevap verdi: Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ka'be'yi yedi kez tavaf etti ve makam-ı İbrahim'in
gerisinde iki rekat namaz kıldı. Sonra da Safa ile Merve arasında sa'y yaptı.
Rasûlullah'ta (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sizin için güzel örnek vardır.
Tekrar: 1623, 1627, 1645, 1647, 1793
وسألنا جابر
بن عبد الله
فقال: لا
يقربنها، حتى
يطوف بين
الصفا
والمروة
[-396-] (Aynı soruyu) Câbir İbn Abdullah'a sorduk. O da, şöyle cevap
verdi: "Safa ile Merve arasında sa'y yapmadan, kesinlikle hanımıyla
birlikte olmasın!
Tekrar: 1624,1646, 1794.
AÇIKLAMA: (İbrahim'in makamında bir namaz yeri edinin!);
İbrahim'in makamından maksat, iki ayağının birden izinin bulunduğu taştır. Bu
taş günümüze kadar gelmiştir. Ayette geçen مصلى {namaz yeri) kelimesi, Hasan-ı Basri ve daha başka alimlere
göre kıbie anlamında kullanılmıştır. Ancak bu şekilde âyet, delil olarak
kullanılabilir. Bu lafzı, namaz yeri olarak anlamak doğru değildir. Çünkü
İbrahim makamında namaz kılınamaz. Aksine onun etrafında kılınır. Hal böyle
olunca serî manaya uygun olan Hasan-ı Basrî'nin görüşü tercih edilir.
İmam Buhârî bu rivayeti âyette bahsi geçen namazın, Nebi
s.a.v.'in Kabe'nin içinde kıldığı namaz ile tahsis edilemeyeceğine delil olarak
kullanmıştır. Çünkü, Kabe'nin içinde İbrahim makamına yönelmek imkansızdır. Bu
yüzden İmam Buhârî bu başlık altında Bilal'den gelen İbn Ömer hadisini
nakletti. el-Ezrakî "Ahbâru Mekke" adlı eserinde sahih senetlerle
İbrahim makamın Nebi s.a.v. Ebu Bekir ve Ömer dönemlerinde bugünkü yerinde
olduğunu nakletmiştir. Hz. Ömer döneminde yaşanan bir sel baskını, İbrahim
makamının Mekke'nin aşağı kesimlerine sürükleyince tekrar yerine getirilip,
Kabe'nin örtüsüne bağlanmış, hatta Hz. Ömer, onun asıl yerinin neresi olduğunu
bizzat kendisi araştırarak tespit edince, bugünkü yerine yerleştirmiş ve tekrar
yıkılmasın diye etrafını çevirmiştir. Bu, son hali ile de günümüze kadar intikal
etmiştir.
(Hanımıyla birlikte olup olamayacağını sorduk); Bu soru ile,
ihramdan çıkılıp çıkılmadığını öğrenmeye çalışmışlardı. Böylece, cinsel ilişki
ve diğer ihram yasaklarının bitip bitmediğini öğrenmek istemişlerdir. Kadına
yaklaşmak, İhramın en büyük yasağı olduğu için burada ondan bahsedilmektedir.
ibn Ömer işaret yoluyla Nebi s.a.v.'e uymanın zorunlu olduğunu
belirterek soru soranlara cevap vermiş ve özellikle de haccın ne şekilde yapılacağı
hususunda ona tabî olmak gerektiğini, dile getirip şöyle demişti: Çünkü
Resûlullah: "Haccmızı ne şekilde yapacağınızı benden öğreniniz!"
buyurmuştur. Câbir ise, açık bir şekilde cevap vermiştir. Fakihlerin çoğuna
göre sa'y yapılmadığı sürece tavaftan sonra ihram yasakları kalkmaz. İbn Abbâs
ise, bu konuda muhalif kalmıştır. Ona göre, umre yapan kimse tavaftan sonra
sa'y yapmasa bile ihramdan çıkar.
حدثنا
مسدد قال:
حدثنا يحيى،
عن سيف قال:
سمعت مجاهدا
قال:
أتي
ابن عمر، فقيل
له: هذا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم دخل
الكعبة، فقال
ابن عمر: فأقبلت
والنبي صلى
الله عليه
وسلم قد خرج،
وأجد بلالا
قائما بين
البابين،
فسألت بلالا
فقلت: أصلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم في
الكعبة؟ قال:
نعم، ركعتين،
بين
الساريتين
اللتين على يساره
إذا دخلت، ثم
خرج، فصلى في
وجه الكعبة
ركعتين.
[-397-] İbn Süleyman Mücahid'den şöyle işittiğini nakletmektedir:
"İbn Ömer'e gelip 'İşte Allah'ın Nebi'i Ka'be'ye girdi (ve tavaf namazını
orada kıldı) dediler. O da şöyle karşılık verdi: 'Ben vardığım zaman, Allah
Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ka'be'den çıkmıştı. Kapı aralığında Bilal
ile karşılaştım. Ona 'Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ka'be'de namaz kıldı
mı?' diye sordum. O da şöyle cevap verdi: Evet, içeri girerken sol tarafında
bulunan iki sütunun arasında iki rek'at namaz kıldı. Sonra dışarı çıkıp
Ka'be'ye yönelerek iki rekat namaz kıldı.
Tekrar: 468, 504, 505, 506, 1167, 1598, 1599, 2988, 4289, 4400.
AÇIKLAMA: (Kabe'ye yönelerek); Yani Kabe'nin kapısına
doğru yöneldi. Kirmanı şöyle demiştir: "Konu başlığından anlaşıldığına
göre Nebi s.a.v. Kabe'nin kapısının yanında olan İbrahim makamına
yönelmişti." Daha önce bunun, bu konuda ilim erbabı tarafından nakledilen
gerçeğe aykırı olduğunu ve bu hadisin konu başlığı ile alâkasının bu açıdan olmadığını
ifade etmiştik.-Yani İbrahim makamına yönelmek, farz değildir.
Taberânî ve diğer hadis âlimlerinin naklettiğine göre îbn Abbâs
şöyle demiştir: "Kabe'de namaz kılmak hoşuma gitmiyor, Çünkü orada namaz
kılanlar Kabe'nin bir tarafını arkasında bırakır." Bundan dolayı aşağıda
zikredilecek İbn Abbâs hadisinin bu başlık altına alınması uygun oldu.
حدثنا
إسحق بن نصر
قال: حدثنا
عبد الرزاق:
أخبرنا ابن
جريج، عن عطاء
قال:
سمعت
ابن عباس قال:
لما دخل النبي
صلى الله عليه
وسلم البيت،
دعا في نواحيه
كلها، ولم يصل
حتى خرج منه،
فلما خرج ركع
ركعتين في قبل
الكعبة، وقال:
(هذه القبلة).
[-398-] Atâ, İbn Abbâs'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ka'be'ye girince her tarafında dua ederdi. Sonra
namaz kılmadan oradan çıkardı. Çıktıktan sonra Ka'be'nin ön tarafında iki
rek'at namaz kılardı. Bu, onun kıblesiydi.
Tekrar: 1601, 3351, 3352, 4288.
AÇIKLAMA: (Bu, onun kıblesiydi); Bu lafzıyla,- Kabe kast
edilmiştir. Bununla kıblenin beyt-i makdis'ten kabeye çevrilmesinin kast
edildiğini söyleyenler olduğu gibi, Kabe'yi görenlerin görmeyenlerden farklı
olarak gözleriyle ona yönelmelerinin vacip olduğunu söyleyenler de vardır.
Hatta bazıları bununla, Müslümanların yönelmelerinin emredildiği cihetin ne
harem bölgesi, ne Mekke ne de Mescid-i haram olduğunun, aksine bizzat Kabe'nin
kendisi olduğunun ifade edildiğini ileri sürmüşlerdir.
Bu lafızla, İmamın namaz kıldırırken durduğu yer olarak Kabe'nin
ön tarafı da kasdedilmiş olabilir. Nitekim Bezzâr, Abdullah İbn Hebeşi
el-Hasamî'den şöyle nakletmiştir: "Nebi s.a.v.'i Kabe'nin kapısına doğru
ıamaz kılarken gördüm. Etrafındakilere Ey insanlar! Kabe'nin kapısı, onun
kıblesidir' diyordu. Allah Resûlü (s.a.v.)’in bu sözü, mendup bir ıükme
hamledilmiştir. Çünkü her taraftan Kabe'ye yönelmenin caiz olduğuna iair icma'
vardır.